BUNALIMDAN ÇIKIŞ… CHP Ne Yapmalı?

Yayınlama: 02.04.2024
80
A+
A-
Araştırmacı Gazeteci

BUNALIMDAN ÇIKIŞ…

CHP Ne Yapmalı?

 

Antonio GRAMSCİ’nin ;

“ Var olan iktidarın felsefesinden daha güçlü bir felsefe üreterek o felsefeyi çürütüp yenik düşürmedikçe, bu doğrultuda bir siyasi proje ve vizyon ortaya koyamadığınız sürece halkın tercihinin ve desteğinin yönünü değiştiremezsiniz”

Elazığ/Antalya valiliğini yapan aynı zamanda Mülkiyeliler Birliği Genel Başkanlığını da yapan, hiç bitmez enerjisiyle tez üstüne tez yazan saygıdeğer büyüğüm Vali Güngör Aydın; mevcut bunalımdan çıkış için CHP’nin neler yapması gerektiğiyle ilgili son derece bilimsel donelerle dolu bir analizi kaleme almış, Cumhuriyet Gazetesi’nde kısaltılarak verilmiştir.

 

Ben size analizin tamamını hiç kesip-kırpamadan yayımlıyorum.

 

Sn. Valinin, analizini benimle paylaştığı için kendisine teşekkür ederim.

 

İşte Sn. Vali Güngör Aydın’ın CHP’ye dair analizi…

 

“Kuruluş tarihi, adı ve hedefleriyle Cumhuriyet devriminin kurucu unsurları arasında yer alan, ancak bugün Devrim karşıtlarının ve ayrılıkçı güçlerin denetimine girmiş bulunan Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanmış son yazılarımdan biri olan ve Gazetenin 31 Ağustos 2014 tarihli sayısında “Ülkenin ve CHP’nin Temel Sorunu” başlığı altında çok kısaltılıp kesilmiş olarak yayımlanan yazının yayınlanmamış bütününde CHP’nin sorunu ve çözümünde temel alınacak yöntem ve öğeler ayrıntılı olarak ortaya konulmuş bulunuyordu.

 

Buna göre, CHP, Cumhuriyet Devriminin bağımsızlıkçı, aydınlanmacı ve demokratikleşmeci kurucu felsefesi temelinde, içinden geçilen karanlık yönetsel/siyasal sürecin gereklerine uygun ve bu bunalım sürecinin içinden çıkılabilmesini de içerecek dinamikleri ve umudu kavrayıp içerecek biçimde, siyasal alanda izlenip ortaya/uygulamaya konulacak;

 

Temel ilkeleri, genel ve ilk hedefleri, genel ve özel gündemleri, strateji ve taktikleri, bağlaşıklar politikasını,  iş ve güç birliği yapılacak alan ve kuruluşları, temel yönetsel araçları ve kurumsal yapıları,  yönetsel/politik öncelikleri, ölçütleri, yöntemleri ve ulusal politikaları, katılım ve denetim kanal ve düzeneklerini,

 

Bütünsel ve sistematik/dizgesel biçimde içerip çerçeveleyen dünya görüşleri bütününü yazılı, belgesel bir siyaset felsefesi olarak üretip belirlemelidir.

 

Çünkü; CHP’nin içinde bulunduğu ve Partinin yeterli halk desteği sağlayarak iktidar seçeneği olamıyor bulunmasının temelinde yatan iki sorundan biri ve öncelikli olanı siyaset felsefesi yokluğu,

İkincisi de, felsefe yoksa kadrodan da söz edilemeyeceği için olmayan felsefenin kadrolarından yoksunluktur.

 

CHP’nin evrensel anlamda var olmayan, iktidar seçeneği olabilmek için zorunlu iki koşulundan biri bulunan, halkın desteğini sağlayabilmesi için üretmesi gereken ulusal, özgün, bütünsel, sistematik ve demokratik bir siyaset felsefesinin önce üretilme yönteminin unsurlarını belirlemeliyiz.

 

CHP;

  • Demokrasimizin gelişmişlik düzeyinin, geçirdiği aşamaların, uğratıldığı kesintilerin, temel sorunlarının ve önündeki engellerin; çok partili döneme geçildiğinden bu yana var olagelen iktidarların, ülkenin içinden gelip geçmekte olduğu yönetsel, sosyopolitik uğrağın nitelik ve felsefesinin;
  • Genel oya dayalı olmakla birlikte uygulamaları ile ve giderek radikal, despotik, Osmanlıcılık yolunda, çağ ve hukuk dışı arkaik bir dinsel yönetime dönüşen, meşruluğunu yitirme durumuna gelmiş ve bu durumu Anayasa Mahkemesi kararları ile de,
  • Belgelenmiş demokrasi dışı, din merkezli politik iktidarın iç ve dış egemen güçlerinin doğru bir değerlendirme ve çözümlemesine dayalı,
  • Ülkemizde çeyrek yüz yılı aşan bir süredir devam etmekte olan huzursuzluk ve terör ortamının, bunun devlet içinde yol açtığı üniter devletten sapmaların, demokrasi, hukukun ve sivil demokratik yönetimin üstünlüğü yolundan sona erdirilerek barışın gerçekleştirilmesine ve huzurun sağlanmasına öncelik veren,
  • Bu doğrultuda Kürt Sorununun demokrasi içinde, TBMM’de, üniter ulus devlet temelinde ve toplumsal bir uzlaşma/konsensüsle, soruna dönüştüğü yerden çözümüne öncülük eden, bu yoldan PKK terörünü de sona erdiren,
  • Halkın gereksinmelerine, özlem ve beklentilerine göre belirlenmiş; ülkemizin ekonomik ve toplumsal yapısına, ortam ve koşullarına uyarlanmış; halkın gereksinmelerini, özlemlerini ve istemlerini, ülkenin ortam ve koşullarını saptayarak, bunu yaparken de halkın, en duyarlı olduğu alanları, örneğin inanç özgürlüğü ve sivilleşme istemlerini, işe ve aşa ulaşmak için önce bunu gerçekleştirecek bir yönetim arayışı ve ortak duyusu içinde olduğunu önemle göz önünde bulundurarak,
  • Evrensel demokrasinin, 20. yüzyılın son çeyreğinde, özgürlükçülük, çoğulculuk ve katılımcılığı da aşarak ulaştığı insan haklarına dayalılık ve insan merkezlilik ileri boyutunu da dikkate alarak,
  • Ülkenin yönetiminde sermayenin, küreselleşmenin, uluslararası finans kurumları ile tekellerin, askersel-dinsel-feodal güçler tarihsel bloğunun belirleyiciliğinin azaltılıp aşılarak ekonomik yönden güçsüz geniş halk yığınlarının ve emeğin ağırlığının artırılması, ulusal bağımsızlık, kimlik ve kültürün korunabilmesi için başvurulacak temel araçları, yol ve yöntemleri gösteren,
  • Demokrasiye gerçeklik, kalıcı bir işlerlik, genişlik ve derinlik kazandırmak için yürürlüğe konulacak katılım süreç ve kanallarını, öngörülen demokrasi hedeflerinin sınır, boyut ve genel çerçevelerini ortaya koyan,
  • Var olan koşullarda demokrasiyi gerçekliğe ulaştırabilmek, yerleştirmek, genişletmek ve egemen felsefe haline getirebilmek ve CHP’de sol demokratik iktidar seçeneğinin oluşturulması için verilmesi zorunlu savaşımın gereklerine, gündemine, hedeflerine, güçlerine ve bağlaşıklıklarına göre saptanıp çerçevelenmiş,
  • Sol Demokratik İktidar Seçenek/CHP programına egemen olan, programı belirleyen, programın genel hedeflerine, ilkelerine, önceliklerine ve temel ölçütlerine kaynaklık eden; uygulama politikalarına yön veren,
  • Tüm bu açılardan ve bütünü oluşturan öğeleri, birim, bölüm ve alanları arasında düşünsel, bilimsel ve ilkesel bütünlük bağlantıları kurulmuş, iç tutarlılık sağlanmış,

ÖZGÜN ULUSAL, BÜTÜNSEL, SİSTEMATİK VE DEMOKRATİK BİR SİYASET FLSEFESİ ÜRETMEK DURUMUNDADIR.

CHP bunu yapmadıkça, giderek tükenmekten kurtulamayacağının bilincinde olmalıdır. Bir başka yaklaşımla, CHP öncelikle iktidar seçeneği oluşturmanın ve iktidar olabilmenin gerekleri bulunan, doğru genel ilkeler, doğru genel ve ilk hedefler, doğru gündemi içeren, doğru bağlaşmalar öngören, bütünsel, sistematik, halka taşınabilir ve halk desteği sağlayabilir doğru bir siyaset felsefesi üreterek;

Bu felsefeyi üretmiş ya da iyi özümsemiş, belirli nitelikleri taşıyan doğru, TÜRDEŞ VE TÜMLEŞİK kadrolarla,

Ülkenin gündemini, sorunlarını, halkın ihtiyaçlarını ve önceliklerini doğru belirleyerek halka gitmeli; ülkenin geleceği, toplumun yazgısı için yaşamsal ilk  seçimlerde, bütün bunları gerçekleştirmiş olarak, doğru, üretken bir iktidar hazırlığını ve uygulamasını sağlayacak;

Bir yeniden yapılanma, temel ülke sorunlarına çözümler içeren doğru bir siyasi proje ve yeni bir vizyonla halkın önüne çıkmalıdır.

Çünkü siyaset felsefesi, halkın desteğini alarak iktidar olabilmenin zorunlu bir ön gereği olarak, siyasal alandaki düşünsel üretimlerin en tepesinde yer alır; siyasal düşüncenin en incesi ve en işlenmişidir;

Canlı, dinamik ve somuttur; ülke sorunlarının gelişimine, gündemine ve toplumun istemlerine göre sürekli değişim içinde olacaktır.

Oysa bir parti programı, genel, soyut ve statiktir; bir siyaset felsefesinin gereklerine göre belirlenecektir; ona yön veren bir siyaset felsefesi yoksa, tek başına bir önemi yoktur; havada, boşlukta asılı kalır. Kuşkusuz, yine partinin üretilmiş bir siyaset felsefesi bulunmuyorsa bir kadrosundan da söz edilemez. Çünkü kadro, bir siyaset felsefesini üreten ya da onu iyi özümsemiş belirli nitelik ve yetenekleri taşıyan bir artı birlerden oluşur.

Halkın önüne konulacak, desteğini sağlayacak daha güçlü, etkili bir felsefe/ideoloji yoksa ve üretilemiyorsa, bu yoldan bir çekim ve güç merkezi oluşturulamıyorsa, bütün bunları içerecek biçimde yeni bir vizyon ve siyasi proje ortaya konulamıyor, demokratik bir iktidar seçeneği üretilip yaratılamıyor, bu amaçla demokrasi güçleri arasında büyük bağlaşma sağlanamıyorsa,

Ülkenin, içinde bulunduğu bu karanlık, demokrasi ve çağ dışı kaotik süreçten çıkarılabilmesi, din merkezli arkaik iktidardan kurtarılması mümkün olmayacaktır.

Ülkede, Osmanlılaştırmayı öngören radikal Sünni İslamcı despotik dinsel yönetim felsefesinin, sağladığı hegemonyayı giderek diktatörlüğe dönüştürme doğrultusundaki ilerlemesinin durdurularak yeni bir vizyon ve güçlü bir siyasi proje ile sol demokratik bir iktidar seçeneğini oluşturabilecek,

Bu amaçla Cumhuriyet ve Demokrasi Güçleri arasında büyük ulusal bağlaşmayı,

Güç birliğini ve bütünleşmeyi sağlayabilecek ve iktidara taşıyabilecek tek siyasal yapı olan CHP, bunu yaşama geçirmenin ve halkın desteğini alarak iktidara ulaşabilmenin üç temel gereği olan;

Önce yukarıda içeriği belirtilen sosyal demokrat eğilimde yeni

ULUSAL, ÖZGÜN, BÜTÜNSEL, DEMOKRATİK ve SİSTEMATİK BİR SİYASET FELSEFESİNİ ÜRETMEK;

Bu felsefeyi/ideolojiyi/dünya görüşünü üreten ya da iyi özümseyen

TÜRDEŞ VE TÜMLEŞİK KADROLARI OLUŞTURMAK;

Sonra da halk desteğini sağlayabilir olarak üretilmiş bu felsefeyi halka taşıyabilmenin kapılarını açacak menteşeler olma görevini üstlenecek ve halkın diline çevirerek halka taşıyacak ARACI KADROLARI KAZANMAK olduğunun bilincine ulaşmak, yarından tezi yok bu yola girip CHP’yi iktidar seçeneği olmaya taşımak durumundadır.

Büyük Devrimci Mustafa Kemal ATATÜRK’ün önderliğinde,

Cumhuriyet Devleti/Yönetimi ile halk arasında kurulmuş bulunan, ancak 1945’lerden itibaren giderek örselenip zayıflayarak 1980 alt üst oluş ihanet darbesiyle bütünüyle  kopmuş, boşluk kaldırmaz YÖNETSEL BAĞ, bu kopuştan yararlanan, din merkezli despotizme yönelmeleri kaçınılmaz olan bugünkü arkaik güçler koalisyonunun tasallutundan, bütünüyle ele geçirilerek bu doğrultuda kurulmaya çalışılması sapkınlığından kurtarılabilmesinin tek seçeneği ve çıkış yolu olan;

CHP iktidarının gerçekleştirilerek çağcıl demokratik bir yörüngede yeniden kurulamaz ise, ülkemizin, bu karanlık ve kaotik dönemden, bilinmezlikler, önceden kestirilemezlikler, derin çalkantılarla dolu, iç ve dış tehlikelere açık bu yönetim sürecinden çıkarılması sağlanamayacaktır.

Ne yazık ki, temel sorunları ve yazgıları aynılık içinde olan ülkemizle CHP’nin, İbn-i HALDUN’un El Asabiye devlet kuramındaki;

“Dayanışma içinde olanlar bunu yapamayanları her zaman tahakkümleri altına alırlar”,

Vladimir BONEV’in “ Demokrasi savaşımı bir bağlaşıklar sorunudur”  siyasal alanda çağımıza adını veren üst yapılar teorisyeni;

Antonio GRAMSCİ’nin ;

“ Var olan iktidarın felsefesinden daha güçlü bir felsefe üreterek o felsefeyi çürütüp yenik düşürmedikçe, bu doğrultuda bir siyasi proje ve vizyon ortaya koyamadığınız sürece halkın tercihinin ve desteğinin yönünü değiştiremezsiniz”

Öğretilerinde ortaya konulan yoldan yürüyerek ülkeyi var olan bu karanlık süreçten çıkarabilme yönünde bu gün için ortada umut verici hiçbir gösterge ve gelişme bulunmamaktadır.

Ülkedeki karanlık her geçen gün koyulaşırken, ülkenin ve CHP’nin önünde bir umut ışığı görünürlerde yoktur.

CHP’nin yapılacak önümüzdeki Kurultayına ilişkin olarak da, Partinin, henüz temel sorununun örgütsel bilincine ulaşabilmiş olmadığını,  bu nedenle sorunun çözümünün yoluna girebilmiş bulunmadığını söyleyebiliriz.

Sorunun henüz algılanamamış olması ise, çözümünün görünmüyor olmasından kaynaklanmaktadır.

Çünkü bugün, dün olduğu gibi, çok küçük istisnalar dışında genelde ülkenin yönetimine ve siyaset alanına, demokrasi karşıtı çağ dışı güçler, çirkin, kötü ve yanlışlar, maddi ya da makamsal rant peşinde koşanlar egemen bulunmayı kesintisiz sürdürüyorlarken;

İyi, güzel ve doğrular, vizyon ve üretkenlik içinde olanlar, Cumhuriyet Devrimini özümseyen ve doğru yorumlayanlar, demokrasiyi, kimseyi ötekileştirmeden toplumsal barışı, bütün öğeleriyle süreci tamamlanamamış laikliği ve laikleşmeyi, aydınlığı ve çağdaşlığı savunanlar ya dışlanarak devre dışı bırakılmışlar ya da umutsuzluk içinde köşelerine çekilmişlerdir.

Oysa, ülkemizin karanlıktan kurtarılabilmesi ve giderek artan tehlikelerle dolu süreçten çıkışı, yurtseverlerin ve gerçek demokrat aydınların,  bir kenara çekilmiş olmaktan vazgeçip, bağlaşma, dayanışma içine girip bütünleşerek ülkede var olan otoriter/despotik, devlet ve din merkezli çağcıl olmayan yönetimin felsefesini değiştirip, demokratik ve insan merkezli çağcıl bir yönetime dönüştürecek kalıcı bir demokrasiyi yerleştirmek için harekete geçerek aktif siyasete katılıp el koymalarından,

Cumhuriyeti nihai hedefi demokrasiye dönüştürmelerinden, ülkede demokrasi, adalet, huzur ve özgürlükleri gerçekleştirmek için savaşıma girmelerinden, öncelikle de bu yürüyüşün felsefe ve kadrolarını üretip oluşturmalarından, ülkeyi bu süreçten çıkarabilecek tek güç, demokrasinin tek dayanağı olmak durumunda ve öznesi bulunan halka ve onun ortak duyusuna güvenerek, ona çıplak gerçekleri ve demokrasi bilincini taşıma görevini üstlenmelerinden,

Bütün yanlışlarına, yetersizliklerine ve süreğen başarısızlıklarına karşın, var olan koşullarda bunları gerçekleştirebilmenin sağlanabileceği tek siyasi yapılanma, devletin ve demokrasinin kurucu siyasi örgütü olan CHP’nin de bu doğrultuda, bunları sağlayacak, yukarıda genel başlıkları verilen içerikte bir siyaset felsefesini üretmesinden ve bunun kadrolarını oluşturmasından,

Sonra da;

  1. K. ATATÜRK’ÜN 1919 DA YAPTIĞI GİBİ BÜYÜK ANADOLU BAĞLAŞMASINI sağlayarak VE ULUSAL GÜÇBİRLİĞİ YAPARAK TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KORUMAK, ÜLKEYİ İÇİNDE BULUNDUĞU KARANLIK VE KAOSTAN ÇIKARMAK, DEMOKRATİK BİR İKTİDAR SEÇENEĞİ OLUŞTURARAK BUNALIMDAN ÇIKIŞ İÇİN;

 

 

Öncelikle bir DEMOKRASİ BİLDİRGESİ yayınlayarak var olan despotik arkaik iktidarın ilkel ideolojisini yenik düşürmesi ve güçlü bir birliktelik ve halk desteği sağlayacak bir iktidar seçeneği oluşturmalarından geçmektedir.

 

Sorunu ve çözümü özetlersek;

 

  • ÇÖZÜM;
  • Hemen ve bir gün dahi gecikmeksizin DEMOKRASİNİN bütün gerekleri, kurumları ve unsurları ile gerçekleştirilerek YERLEŞİK VE KALICI BİR DÜZEN HALİNE GETİRİLMESİNDEN, ÜLKENİN VAR OLAN DEMOKRASİ DIŞI DESPOTİK İKTİDARDAN KURTARILMASINDAN geçmektedir.
  • Ülkemizin temel sorunu DEMOKRASİNİN VE DEMOKRATİK BİR İKTİDAR SEÇENEĞİNİN YOKLUĞU SORUNUDUR.
  • DEMOKRASİ SORUNU İSE BİR BAĞLAŞIKLAR/GÜÇBİRLİĞİ SORUNUDUR” diyor Sn. Aydın.

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.