Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen “Avrupa Birliği, Türkiye, Ortadoğu ve Kürtler” konferansı Belçika’nın başkenti Brüksel’de devam ediyor. Avrupa Türkiye Yurttaş Komisyonu (EUTCC) tarafından organize edilen konferansın ikinci gününde “Türkiye’de yeni dönem; barış ve çözüm için engeller ve fırsatlar” başlıklı bir oturum gerçekleştirildi. Oturumun moderatörlüğünü Kurd-Akad’dan Dersim Dağdeviren yaparken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve Abdullah Öcalan’ın avukatı Mazlum Dinç konuk olarak katıldı.
Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen “Avrupa Birliği, Türkiye, Ortadoğu ve Kürtler” konferansı Belçika’nın başkenti Brüksel’de devam ediyor. Avrupa Türkiye Yurttaş Komisyonu (EUTCC) tarafından organize edilen konferansın ikinci gününde “Türkiye’de yeni dönem; barış ve çözüm için engeller ve fırsatlar” başlıklı bir oturum gerçekleştirildi. Oturumun moderatörlüğünü Kurd-Akad’dan Dersim Dağdeviren yaparken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve Abdullah Öcalan’ın avukatı Mazlum Dinç konuk olarak katıldı.
“İç ve dış dengeler barış önündeki en büyük engeller”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, oturumda yaptığı konuşmasında, Kürt meselesinin sadece bir siyasi tercih olmadığını, aksine Türkiye’nin demokratikleşmesi ve ekonomik bağımsızlığı için bir zorunluluk olduğunu vurguladı. Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat tarihli çağrısına dikkat çeken Bakırhan, geçmişteki çözüm sürecinin toplumsal güven, demokrasi ve ekonomik refah noktasında olumlu etkileri olduğuna işaret etti.
Ancak bu meselenin çözümü önünde hem iç hem de dış dengelerin bulunduğuna dikkat çeken Bakırhan, şunları söyledi:
“Son dönemde hukukun siyasallaştığını ve iktidarın bir aracı haline geldiğini görüyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanma tehdidi, hukukun nasıl bir baskı aracına dönüştüğünü gösteren çarpıcı bir örnektir. Benzer bir şekilde, DEM Parti’nin kazandığı belediyelere kayyum atanarak, seçilmiş iradeler gasp edilmektedir.”
Medya ve ifade özgürlüğü baskı altında
Bakırhan, konuşmasında Türkiye’deki yayın sansürüne de değindi. Yandamedya organlarının desteklenirken, bağımsız ve muhalif medyanın ciddi baskı altına alındığını ifade etti. Binlerce kişinin sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındığını belirten Bakırhan, “Türkiye’de anayasa problemi var. Mevcut anayasa toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir metin değil” dedi.
“Türkiye’nin demokratikleşmesi Avrupa’yı da etkileyecek”
Bakırhan, Kürt meselesinin sadece Türkiye ile sınırlı olmadığını, bölgesel ve küresel bir sorun haline geldiğini belirterek, “Türkiye’nin demokratikleşmesi sadece bizleri değil, Avrupa’yı da doğrudan etkileyecektir” dedi. Suriye’de farklı halkların birlikte yaşadığı bir sistemin kurulduğuna dikkat çeken Bakırhan, Ortadoğu’da Kürtlerin demokratik bir siyaset yürüttüğünü ve bunun bölge için önemli bir fırsat olduğunu belirtti.
Mazlum Dinç: “Öcalan 1993’ten beri çözüm arayışında”
Konferansta konuşan Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Mazlum Dinç ise, Abdullah Öcalan’ın 1993’ten beri barış için çaba sarf ettiğini ancak bugüne kadar bu konuda irade ortaya koyabilecek bir siyasi yönetimin olmadığını belirtti. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin “umut hakkı” kararını hatırlatan Dinç, “Ancak bu kararın uygulanması için henüz adım atılmadı” dedi.
Dinç, Abdullah Öcalan’ın çağrısının büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulayarak, “Bu sürecin başarılı olabilmesi için herkesin sorumluluk alması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Konferans, soru-cevap bölümüyle sona erdi.
Kaynak: HABER MERKEZİ