Bir Türk‘ün bir Kürd’ün dilini bilmesi zorunlu değil. Bilmiyor olması anlaşılır bir şeydir. Ama Bir Türk, bir Kürd’ün dilini tanımıyorsa, burada insanlık adına çok ciddi sorunlar var demektir. İnsanlar, evvel emirde birbirlerini dilleri üstünden tanırlar. Biri İspanyolca konuştuğu için ona İspanyol diyoruz. Aynı şey, Türk için de geçerlidir. Demek ki aslında her insanın birinci kimlik kartı dilidir. Birilerinin dilini tanımıyorsak, onu yok hükmünde sayıyorsak, aslında o insanı tanımıyor onu yok hükmünde sayıyoruz. Bu dünya da bir insana yapılacak en büyük adaletsizlik ve zorbalık onun dilini dolayısıyla onu tanımamaktır.
İzin verirseniz basit bir soru sormak istiyorum; Bir Türk’ün bir Kürd’ün dilini tanımamasında ne gibi bir çıkarı olabilir? Daha da basitleştireyim, Kürtçeyi tanımamakla Türkiye’nin eline ne geçiyor? Kürtçeyi yok saymak, Türkiye’ye hangi refahı getiriyor? Kürtçeyi tanımamak Türkiye’yi otomatik olarak demokratikleştiriyor mu? Biri söylesin, Allah aşkına söylesin, Kürtçeyi yok saymak, Türkiye’ye ne kazandırmış? Bir yıl sonra bu Cumhuriyet bir yüz yılına girecek ve bütün Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtçe yok sayıldı; bunda Cumhuriyetin ne kazanımı oldu? Söyleyin yahu? Bugün bile bu yok sayma devam ettiğine göre, mutlaka birileri bu yok saymanın yararlarını biliyordur?
Hiç kimse bu yasağın bir tek yararını söyleyemez. Dil, yasağı acıdan, eziyetten ve zulümden başka bir işe yaramamıştır.
İşin tuhaf yanı da bu zaten, Kürtlere bu yüz kızartıcı muamele reva görülürken, Kürtler hala, kendini bu ülkenin bir parçası ve aslı unsuru olarak görüyor. Eğer mantığı tersten okursak, esas bölücüler Kürtçeyi özgürleştirmeye yanaşmayanlardır. Ve aslında hala Kürtçe özgürleşemiyorsa, demek ki o bölücüler işbaşındadır.
Kürtler bu cumhuriyetin vatandaşı ve bu cumhuriyetten kopmak istemiyorlar. O halde sorun ne? Neden hala Kürtçe bir öcü gibi görülüyor. Neden hala Kürtçe, özgür bir dil değil?
Haydi diyelim, Türklerle birlikte Kürtlerin de yoksul kalması, sizin beceriksiz ekonomi politikalarınızın yüzünden oldu. Peki, Kürtlerin sağır ve dilsiz kalması hangi siyasetin ürünü? Yoksulluğu anladık, Peki ya dil yokluğu ve yoksunluğu, onu neye borçluyuz? Onu nasıl izah edeceksiniz?
Kürtleri sevmek demek, Kürtçeyi de sevmek demektir. Benim çok iyi Kürt dostlarım var dediğiniz de, kastınız dostlarınızın konuştuğu dili kapsamıyorsa, bura da bir dostluktan bir samimiyetten nasıl söz edeceğiz?
Bakın, ben bir Kürdüm. Annem Kürt, Babam Kürt, ama anadilimi çocuklarıma öğretemiyorum. Neden? Benden ne zarar gördünüz? Size hiç kötülük yaptım mı? Sizin dostluğunuza helal getirdim mi?
Bu yazıyı bile Türkçe yazıyorum ve bundan zerre kadar gocunmuyorum. Çünkü dostlarımla bu dille konuşuyor ve anlaşıyorum. Ama ben bir Kürt dostumla bu dili özgürce her yerde konuşamıyorum. Neden? Nedeni beni bu kadar zora sokuyorsunuz? Benim Kürtçe konuşmamın size nasıl bir zararı olabilir ki?
Bitsin artık bu yüz kızartıcı utanç. Eğer bütün diller Allah’ın ayetlerinden ise, Kürtçe de onlardan biridir ve ona hak ettiği saygı ve değeri vermek de ahlaken bir görevdir. Kürtçeyi savunmak sadece Kürtlerin sorunu olmamalı. Kürtçeyi savunmak ve bu dili özgürleştirmek, ben insanım diyen herkesin sorumluluğu olmalı. Eğer bir kalpten bir vicdandan söz edeceksek, o kalp ve vicdan bütün dünya dillerinin özgürlüğünü savunmalıdır.
Kürtçe özgürleştikçe Kürtler özgürleşir ve özgürleşen Kürtler de bütün varlıklarıyla bu ülkenin hepimizin yararına olan refah ve demokrasisine büyük katkı sunarlar.
Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.