Bilindiği gibi ülkemizde, 2012’de yayımlanan yönetmenlikle, yabancı dil kontenjanı kapsamında “yaşayan dil ve lehçe” adı altında Kürtçe dahil, Adığece, Abazaca, Lazca, Gürcüce, Boşnakça ve Arnavutça dilleri seçmeli ders olarak Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) müfredatına girdi.
Bakanlığın açıklamasında, “Okullarda ilgili alanda yeterli sayıda öğretmenin bulunmadığı derslerin seçilmesi hâlinde öncelikle diğer okullardan maaş/ek ders karşılığı görevlendirmeler yoluyla öğretmen temin edilecek, bunun da mümkün olmadığı hâllerde ücretli öğretmen görevlendirilmek suretiyle bu dersler açılıp okutulabilecektir” ifadelerine yer verilmişti.
Söz konusu yasal çerçevede bazı sivil kuruluşlar Kürtçenin tercih edilmesi için öğrenci ve ailelere çağrıda bulunmaya başladılar.
Ülke genelinde başlatılan kampanyalarla öğrenciler ve aileler teşvik edildi. Aynı yıl 28 ilde Kürtçe (Kurmanci-Kırdî/Zazakî) dersini 18 bin 847 öğrenci seçti.
Şüphesiz küçümsenecek bir rakam değildi. Ancak iddialara göre seçmeli Kürtçe dersini talep eden öğrencilerin “yeterli derslik olmadığı” veya “Kürtçe öğretmeni olmadığı” gerekçesiyle Kürtçe’yi seçenler başka derslere kaydırıldı.
Oysa 2011 yılında Mardin Artuklu Üniversitesi’nde Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü açılmış, daha sonra Bingöl, Muş, Van ve Diyarbakır Üniversitelerinde de aynı bölüm açılarak derslere başlandı. Bu üniversitelerden 2 binden fazla insan eğitim alarak öğretmen olmaya hak kazandı.
Ancak Türkiye’nin genelinde 79 Kürtçe öğretmeni göreve başlatılmıştır. Bunların da başka derslere yönlendirildiği iddia edilmektedir.
Anlaşılacağı gibi yaklaşık 10 yıldır MEB’in müfredatında Kürtçe seçmeli ders hakkı var ancak okullarda Seçmeli Kürtçe dersi bir türlü gerektiği gibi eğitim sistemine düzenli olarak dahil edilmiyor.
2023 yılı için öğrenci ve ailelerin Kürtçe dersleri tercih etmesi için HEZKURD tarafından başlatılan kampanyaya sanatçılar, akademisyenler, aydınlar, siyasetçiler, partiler ve sivil toplum kuruluşlarından da önemli destek geldi.
Yeni yılda seçmeli Kürtçe derslerine rağbetin daha da arttığı ve talep eden öğrenci sayısının geçmiş yıllara göre daha da fazlalaştığı görülmektedir.
Buna rağmen öğretmen atamalarında ve okullarda sınıf açma yönünde bir ilerleme olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda HEZKURD öncüleri tarafından 14 Ocak-2023 tarihi itibariyle Ankara’da yapılan açıklamada, sürdürülen kampanya kapsamında Cumhurbaşkanlığı, TBMM Başkanlığı, İç İşleri ve Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere ilgili makamlara ve siyasi parti Genel Başkanlarına bir rapor sunduklarını kamuoyuyla paylaştılar.
İlgililerden henüz kamuoyuna bir açıklama yapılmadı.
Faaliyetleri ve çabaları hakkında bilgilendirmek üzere HEZKURD koordinatörü Fevzi Bulgan beni de ziyaret etme nezaketinde bulundu.
Fevzi Bulgan, Kürt Dili’ne yasal bir zemin ve statü kazandırma amacıyla 2020’de kurdukları Kürt Dil Hareketi (HEZKURD/Hereketa Zimanê Kurdî)’nin; “hiçbir parti ve ideolojik grupla organik bir bağının olmadığını, bütün siyasilere ve partilere eşit mesafede durarak çalışmalarını demokratik ve toplumsal bir zeminde, sivil ve meşru bir şekilde yürüttüklerini” anlattı.
Hiçbir partiyle organik bağlarının olmamasını çok önemsediğimi belirtmeliyim. Ülkemizde politize olmuş veya ideolojilere yaslanmış sorunların çözümsüzlüğe terkedildiği bilinmektedir. Bunun başında da Kürt meselesi gelmektedir.
Radikal ideolojilerin ve politikacıların araçsallaştırdığı masum sorunların dahi çözüm yerine daha da karmaşık bir duruma getirildiğini biliyoruz. Haklı ve meşru olan Anadilde Eğitim talebi bu sorunlardan sadece bir tanesidir.
Kürtçe seçmeli ders taleplerinde politik ve ideolojik mülahazalardan bağımsız ve sivil duruşları nedeniyle HEZKURD öncülerini Fevzi Bulgan’ın şahsında tebrik ediyorum.
Esas itibariyle kendisini “siyaset üstü bir sivil toplum hareketi” olarak tanımlayan HezKurd, kuruluş bildirgesinde yasal-sivil duruşunu tartışmaya mahal bırakmayacak bir açıklıkla şöyle belirtmektedir:
“HezKurd hukuku esas alan, şiddetin her türlüsüne amasız şartsız karşı olan, siyaset üstü bir sivil toplum hareketidir. Siyaset ve partiler üstü bir anlayışa sahip olan HezKurd, dil konusunda vaadi, projesi ve çalışması olan her parti, örgüt, dernek, vakıf ile istişare etmeye de açıktır. Hareketimizin politik bir amacı ve ajandası asla yoktur.”
HEZKURD’un yasal ve sivil çabalarının olumlu sonuçlar vereceğine olan inancımı paylaşmak istedim.
Guzel duygulariniz için teşekkürler