Hastalıkların Sebebi Yetersiz Antioksidan mı?

Yıllarca detoksun uydurma olduğuna ve ekranlara çıkıp anlatanların şov yaptığına inandım. Benim düşünceme göre mükemmel bir mekanizma ile yaratılan insanın dışardan bir detoksa ihtiyacı da yoktu. Peki ben haklı mıydım yoksa yanılıyor muydum?

Hadi ortaokul seviyesinde biyoloji bilgisiyle şöyle bir sisteme bakalım.

Hücre nedir?

Mitokondri nedir?

Glutatyon nedir?

Hücre: Bir canlının yapısal ve işlevsel özellikler gösterebilen en küçük birimidir.

Mitokondri: Hücrede enerji üretiminin yapıldığı merkezdir.

Glutatyon: Mitokondri besinlerden enerji üretirken ortaya çıkan ağır metalleri, serbest radikalleri temizleyen enzimdir.

İnsanın canlılığının sağlıklı devam edebilmesi için sağlıklı hücrelere, hücrenin sağlıklı olması için sağlıklı  mitokondriye ihtiyacı var. Sağlıklı mitokondri içinse enerji üretimi sırasında ortaya çıkan serbest radikaller ve ağır metallerin temizliğini yapan  Glutatyon’a ihtiyacı var. Glutatyon’unda güçlü antioksidan görevini yapabilmesi için; Çinko, Selenyum, C vitamini, E vitamini, Silimarin, Zerdeçal, Sistein zengini besinlere (lahanagiller, soğan, sarımsak)  ihtiyacı var.

Biz zaten bu vitaminleri almak için sağlıklı  beslenmiyor muyuz?

Üstelik bazılarımız organik ürün kullanmak için normalin 2-3 katı para ödemiyor mu?

Peki neden yine de kanser oluyoruz, kas hastalığına yakalanıyoruz, Alzheimer, Parkinson belirtileri başlıyor, romatizma, şeker, tansiyon gibi hastalıkları hastalıktan bile saymaz bir hale geldik?

Nedeni çok açık ve net. Çünkü sebze ve meyveler besin değerlerini kaybetti. Artık  glutatyon antioksidan görevini yapamıyor.

Sebze, meyvelerin vitamin değerleri ile ilgili İsviçre ve Almanya’nın yaptığı ortak çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum. En son veriler 2002 ye ait, 2022 siz hayal edin lütfen.

Verilere göre 2022 de durum nedir sizce? Tahminlerinizi ya da yapılan çalışma varsa sonuçlarını yorumlar kısmında paylaşabilirseniz mutlu olurum.

Hadi bir de alanında uzman doktorlarımız Mitakondri ve Glutatyon hakkında neler demiş, onlara bir bakalım.

Doç. Dr. Abdurrahman Coşkun – Biyokimya ve Klinik Biyokimya Uzmanı

Mitokondriler bölünerek çoğalır ve hücrelerde çok sayıda mitokondri bulunur. Bunlar hücre bölünmesi sırasında yavru hücreler arasında yaklaşık olarak eşit biçimde paylaşılır. Diğer organeller gibi mitokondriler de yenilenir. Her mitokondrinin belirli bir yaşam süresi var. Örneğin karaciğer hücrelerindeki mitokondrilerin ortalama yaşam süresi 10 gün. Bu sürenin sonunda mitokondriler ortadan kaldırılıyor. Yıpranan mitokondriler işaretleniyor ve üzerleri bir zarla kaplanarak lizozomlarla kaynaşmaları sağlanıyor. Lizozomlar içerdikleri parçalayıcı enzimlerle mitokondriyi parçalıyor.

İnsan enerji açısından ne yazık ki dışa bağımlı ve enerjiyi doğrudan değil besin maddeleri içinde depolanmış olarak alıyor. Alınan besin ne olursa olsun, tüm hücreler işlevleri için ATP adı verilen bir bileşiğe gereksinim duyuyor. Mitokondri’de üretilen ATP tüm hücrelerin ortak enerji paketi olduğundan ATP’siz bir yaşam mümkün değildir. Bu nedenle hücreler kendilerine gönderilen besin maddelerini kullanarak ATP sentezlemek zorunda.

Dr. Ahmet Dölenmen:

Bir hücrenin ne kadar mitokondriye sahip olacağını üstlendiği faaliyetin yoğunluğu belirliyor. Bu nedenle de en çok mitokondrisi olan hücreler kalp kası hücreleri. Bunları beyin ve iskelet kas hücreleri ile karaciğer ve böbrek hücreleri izliyor.

Mitokondrilerimizi genç ve güçlü tutmak, düzenli olarak yeni mitokondriler üretmek zorundayız.

Bunun yolu da daha sık, etkili ve düzenli egzersiz yapmak, doğru beslenmek ve bu sayede “kas erimesi” sorununa çare bulmaktan geçiyor.

İstediğiniz kadar diyet yapın, mitokondri sayınız yetersizse kilo almaya mahkumsunuz.

Dr. Murat Berksoy – Aile Hekimi:

Mitokondriler üreme sisteminde erkeklerde sperm, kadınlarda da yumurtaların enerjisini sağlayan yapı taşlarıdır. Bu enerji sağlıklı hücre bölünmesini sağlayarak, kromozomal bozuklukların oluşma riskini azaltır (Down sendromu ve diğer kromozom bozukluğu kaynaklı hastalıklar gibi). Ayrıca mitokondri, yumurtanın sağlıklı şekilde döllenme olasılığını artırarak, döllenmiş bir yumurtanın da sağlıklı bir embriyoya dönüşmesini sağlar.

Prof.Dr.Osman Müftüoğlu- Dahiliye Uzmanı

Nörotoksik cıvadan ya da kanserojen arsenik, kadmiyum, bakırdan temizlenmek, meyve ve sebzelerdeki kimyasal kirlerden kurtulmak, et ve süt ürünlerindeki hormonlar ya da antibiyotiklerden arınmak söz konusu olduğunda da yine glutatyon “Ben buradayım, bunları temizlemek de benim işim” diyor, anında en usta bir çöp işçisi edasıyla süratle temizliğe girişiyor.
Serbest radikaller, “elektron açlığı” içinde kıvranan, hücrenin DNA’sından, iç yapısından, zarından “elektron hırsızlığı” yaparak onları hızla paslandıran ve yaşlandıran kötü moleküller.
Her gün, her an bedensel faaliyetlerimizin doğal “yan üretimi”, doğal “atık ürünü” olarak da o moleküllerin milyonlarcası üretiliyor, 1 yılda üretilen serbest radikal miktarı birkaç kiloyu bile bulabiliyor.

Konunun özü, çocuklarımızın sağlığı, kendi sağlığımız, neslimizin sağlıklı devam edebilmesi için güçlü antioksidana ihtiyacımız var. Farkına varalım, farkındalık yaratalım lütfen.

Sağlıkta farkındalık fark yaratır.

Sevgiler

Kitap Önerim: Prof. Dr. Sinan Canan Hocamın tüm kitapları ve videoları, AçıkBeyin İnternet Sitesi